21 Haziran 2010 Pazartesi

Ortancalar,sevgilim ve özlenen en değerli an


Gelmedi hala Ronin. Özledik... Hani ana oğul burnumuzda tüttürdü varlığını. O derece yani... Halbuki gelince yine rutine dönecek her şey. Dönmek zorunda da zaten. Hayatın kendisi ve sistemi böyle. Ölen ölüyor, arkasında enkaz bırakıp gidiyor. Üzülüyorsun, ağlıyorsun ve unutuyorsun. Unutmak zorundasın da. Hayata ayak uydurmayacağım desen ailen var, sorumlulukların var. Onlara ayak uydurmak zorundasın.
 
 
Ortanca demişken, ne güzel değil mi renkleri. Bir de kocaman çiçekler ya ondan da seviyorum ben bunları. Vazoyu ne güzel dolduruyorlar. Farkettim ki bir yerden çalınarak alınıp eve getirilen çiçek daha bir tatlı oluyor sanki. Ben de bunu tam çalacaktım Ronin'lerin bahçesinden; ev ahalisi elime verdi:)

Geçen gece düşündüm blog; benim hayatımdaki en güzel an ne zamandı diye? Hani sene bitiminde yaparlar ya ikibin bilmem ne senesinin en'leri... Benim hayatımın da enleri ne diye düşündüm hani. Bir sürü an geldi aklıma. Sadece bunun için bile Tanrı'ya şükretmeli. En'leri, onlar'ı bir sürü. Mesela çok mutlu bir çocukluk geçirmişim ben. Gülümsemediğim tek bir çocukluk fotoğrafım yok. Demek ki mutluymuşum. Ne güzel. Musti'm de çoook mutlu olsun isterim. Ama madem bu kadar yazdım, söylemeden geçemeyeceğim; en değerli an; Musti'mi gördüğüm ilk an. O an; ondan öncesi de sonrası da yalan.

2 yorum:

  1. Canım benim ortancalara bittim en sevdiğim renk
    te hemde:))Mutlu haftalar öpüyorum.

    YanıtlaSil
  2. Ortancaların harika!! Ben de bayılırım, kuruduklarında da ayrı güzel duruyorlar vazoda.. Ha bir de Allah kavuştursun :)

    YanıtlaSil