19 Ağustos 2010 Perşembe

sıkıcı bir yazı oldu bu yazı şimdi...


Musti'nin inadına münhazır pek bir mayhoşum bugünlerde. Ronin'le ikimizin kafası daha da çok yorulacak bu konuya,orası belli. Ne yapmalı bilmem. Elime alıp da bir tane çocuk gelişimi zımbırtısı okuyasım yok. Konuya ilişkin yazılar güncellendi zaten tarafımdan . Ama yok... Sanki hiçbiri bizim oğlanı anlatmamış gibi. Bir iki satır okuyorum; ha tamam bizim ki de öyle derken tam sonraki satırda ayrılıyoruz yine velet biliminden.

Bundan iki yıl önce başıma gelirse "neyaparım" dediğim çok şey başıma gelmedi. Uyku sorunu olmadı, daha bir kere gazını çıkardığımızı hatırlamam. En korktuğum tuvalet eğitimi bir günde yol aldı. dı...dı...dı...

Peki ya o banyo kabusu ne? Çırım çırım ötmeler, komşuların "siz ne zaman banyodasınız hep duyuyoruz" demeleri... Kendilerince beni teselli edecek cümle kurmaları... Tanıdıklarından muhtemel örnekler vermeleri...

O kadar mı sesimiz çırlıyor?

Çocuklarda en güldüğüm, anne babaları en suçladığım şeyin benim de başıma gelmesi? Sokakta yere oturması... Yine çır çır çırlaması... Hatta bana vurması... Çektiği saçımdan düşen tokayı arkamızda ki beyefendinin bana vermesi...

Gözümün önünde tabağı çanağı kırması, telefonu parçalanana kadar atması, hatta son günlerde bana "of"laması... Bütün bunlar ne?

Her şeyi geç git, en kötüsü yemek yememesi. İşte en çıldırdığım an. Anne olarak hamileliğim dahil üç buçuk senedir bildiğim tüm ezberlerin unutulduğu an. O andan itibaren çır çır ötme sırası bende.

Ama ben anladım. Bizim Musti, kendisine büyük adammış gibi davranılsın istiyor.Öyle bebekle konuşur gibi, mıc muc diyalogları sevmiyor. Yaşıtınmış gibi konuşacaksın, koca bir herife der gibi diyeceksin ona da her şeyi. Adam böyle istiyor ne yapalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder